Reform Nedir ve Din İçerisinde Nasıl Reform Yapılır?
“Reform” kelimesi
Latincede “Bir şeye yeniden şekil verme” anlamına gelen “reformare” ve
“reformatio” kelimelerinden türemiştir. Türkçede karşılığı olarak “Islahat”
kelimesi gelmektedir. Tarih boyunca birçok dönemde birçok toplum reformlar
yaparak ilerleme yahut gerileme kaydetmiştir. Din içerisinde reform yapmak ise
farklı bakış açılarını ortaya çıkarmaktadır. Din olgusu kendi içerisinde bir
ahlak kuralları ve yasaları olan bir bütündür. Birçok dinin dogmatik olması,
üzerinde yapılabilecek herhangi bir değişimi reddetmiş ve engellemiştir. Fakat
Hristiyanlık dininin özel bir konumu vardır. Hristiyanlık inancında İsa peygamberin din
üzerinde verdiği kararlar ve bunları düzeltme ya da değiştirme yetkisi
havarilerine de verilmiştir. İsa peygamberde olan kutsal ruh ya da Ruhül Kudüs
havarilerine de verilmiştir ve bu suretle din üzerine birçok yetki de
havarilerin eline geçmiştir. Havarilerin yetkilerinin devamı Kutsal Katolik
Kilisesi olduğu için bu kilisenin lideri olan papanın da bazı değişiklikler
yapma hakkı vardır. Bu değişimler yahut düzeltmelere en uygun örnek konsillerdir.
Herhangi bir konsilde alınan karar ardından yapılan bir konsilde reddedilebilir.
Bu değişim sürecinin lideri ise papadır ve konumu ile yetkileri kısıtlanamaz bir durumdadır. Bu sebeplerden dolayı Hristiyanlık özelinde reformlar
yapmak mümkündür. Tek şart reformu yapacak yetkinin kimde olduğudur. Martin
Luther ise yaptığı reform hareketinde kesinlikle bu olgulara karşı çıkmamış ve
Tanrı ile insan arasındaki otoriteyi reddetmemiştir. Luther yalnızca bu
otoritenin Kutsal Katolik Kilisesi olmasına karşı çıkmış ve onun yerinde kendi
otoritesini ortaya koymuştur.
İlk Reformist Düşünceler
Büyük fikirlerin ortaya
çıkması için daima büyük karışıklık dönemleri gerekmiştir. Din üzerine böyle
büyük bir muhalefet öncesinde de elbette ki karışıklık vardı. Papa VIII.
Boniface’in 1303 yılındaki ölümünden sonra 1305 yılında V. Clement papa olarak
seçilir. V. Clement diğer bütün papaların aksine Roma’da değil Fransa’ya bağlı
Avignon kentinde ikamet etmeyi tercih eder. 1377 yılında papa olan XI.
Gregorius’a kadar seçilen papalar Avignon’da kalmalarına karşın XI. Gregorius
Roma’ya geri dönmüştür. Papa olduktan bir yıl sonra ölünce yerine seçilecek
papa için bazı isyanlar patlak verir ve Roma’da İtalyan bir papa ile Fransa’da Fransız
bir papa seçilerek bir çift başlılık ortaya çıkar. Hristiyan dünya için
yetkilerinin kısıtlanamaz ve sorgulanamaz bir kişi olması bakımından iki papa
olması büyük karışıklıklara yol açar. 1409 yılında yapılan Piza Konsili’nde
buna çözüm bulmak adına iki papanın da görevden çekilmelerini ve yerine tek bir
papanın seçilmesi kararı alınmasına rağmen yeni papa seçilmiş fakat diğer iki
papa görevini bırakmamıştır. Büyük bir camia olan Hristiyanlık kendi içerisinde
bölünmeye ve çökmeye başlamıştır. İşte bu kargaşa sırasında bir Hristiyan
teoloğu olan ve uzun yıllar papazlık yapmış olan John Wycliffe görüşlerini
ifade etme şansı bulmuştur. Wycliffe’ın eleştirilerinin temelinde kilisenin
dünyevileşmiş bir kurum haline gelmesi ve dinsel uygulamaların çıkar ilişkileri
içerisinde uygulanması olmuştur. Bir protesto olarak ise Latince yerine
İngilizce yazmıştır. Wycliffe’a göre halk az ile yetinmeyi öğrenmeliydi ve
isyan etmemeliydi. Kralın tanrının temsilcisi olduğunu söyleyerek onun yaptığı
eylemlerinde özgür olduğunu ve gerektiği takdirde kilisenin haklarına müdahale
edebileceğini söylemiştir. Wycliffe kiliseyi manevi bir kurum konumda kabul
ederek dünyevi olan her şeyi kralların ellerine bırakmıştır. Elbette kiliseye
karşı iktidarını güçlendirmek isteyen İngiltere Wycliffe’ı desteklemiştir.
Fakat 1399 yılında
İngiliz tahtına geçen IV. Henry papayı desteklemiş ve bu yüzden bu fikirler büyük
ayaklanmalara dönüşmemiştir. Bohemya’da ise ayaklanma için gerekli ortam
neredeyse tamamen hazırlanmıştı. Bohemya kralının kız kardeşi Wenceslas ile
İngiliz kraliyet ailesinden II. Richard’ın evliliği ile papalık otoritesine
karşı gelmek için gereken tek şey bir lider olmuştur. Ortaya çıkan lider John
Hus olacaktır. Wycliffe’ın fikirlerinden etkilenen Hus din adamlarının
ahlaksızlıklarını dile getirmiştir. Bu hareket sırasında “Büyük Bölünme”
denilen ve birden çok papa olma durumu ile uğraşıldığı için Hus’ın hareketi ilk
başta geniş bir alana etki ederek mühim bir duruma gelmiştir. Hus’ın fikirleri
içerinde dini fikirlerin yanında milliyetçi fikirlerde bulunmaktadır.
Bohemya’da bulunan ruhban sınıfının çoğunun Alman olmasından dolayı buna da
karşı çıkılmıştır ve Hus Çek milliyetçiliği fikirlerini de teolojisi içerisine
katmıştır. Fakat Hus 1411 yılında kilise tarafından aforoz edilmiş ve 1413
yılında kitapları yasaklanmıştır. Büyük bölünmeye son vermek için Constance
Konsili toplanma kararı alınır ve Hus da burada dinlenmek üzere davet edilir.
Constance konsilinde 3 papa da istifa ettirilerek yerine V. Martin seçilir bu
sayede büyük bölünme resmen sona ermiştir. Hus ise fikirleri ve yaptıkları
dolayısıyla tutuklanır. Fikirlerinin yanlış olduğu üzerine yemin etmesi
istenmesine karşı bunu söylemediği için 1415 yılında yakılarak infaz
edilmiştir. Milli bir kahraman statüsüne gelen John Hus’ın infazı büyük bir
ayaklanmaya yol açmıştır. Ardından 1419-1436 yılları arasında sürecek olan
Hussitler Savaşı’nın sebebi bu olaylardır. Her şeye rağmen savaş Katolik
ordularının galibiyeti ile sonlanmıştır. Bütün bu olaylar sonrası kilise
baskısı daha da artmıştı ve birçok farklı fikir sessizliğe gömülmüştür. Büyük
ve uzun süren baskılar daima bir kıvılcım bekler. Bütün sessizliğe felsefe
okumuş ve aynı zamanda Augustinus tarikatında rahip olan Martin Luther’in 1517
yılında Wittenberg’de bulunan kilisenin duvarına 95 maddelik bir eleştiri tezi
asması son verdi.
Martin Luther
Martin Luther daha önce bahsettiğimiz gibi tanrı ve insan arasında bir otorite olmasına karşı çıkmıyordu yalnızca bu otoritenin kilise tarafından yanlış amaçlarla kullanılmasına karşı çıkıyordu. En büyük karşı çıkışı Endüljans adındaki bağışlanma ritüeli idi. Endüljans tanrı tarafından bağışlanan günahların dünyevi cezalarının kilise tarafından affedilmesi ya da uygulanmasıydı. Endüljans papa IV. Sixtus tarafından arafta kalan ruhlar içinde verilebileceğini açıklamasıyla farklı bir boyut almıştır. Araf denilen bölge Hristiyanlık inancında tanrı tarafından affedilmiş fakat dünyevi cezasını çekmemiş kişilerin öldüğü zaman gittiği yerdi. İşte Martin Luther’in asmış olduğu 95 tezinde endüljans satarak sahte kurtuluş vaadinde bulunulduğunu oysa tek kurtuluşun Kitab-ı Mukaddes’in öngördüğü yaşama uymak ile olacağını savunmuştur. Martin Luther’e göre insanları kurtarma eylemi kiliseye değil yalnızca tanrıya özgü idi. Martin Luther’in diğer fikirlerden daha başarılı bir hal almasının bazı önemli sebepleri vardı. Öncelikle Luther’in ilk çıkışı olan 1517-1518 yılları arasında papa ve imparator Maximilianus’un sessiz kalmasıydı. Bu sırada Almanya’da siyasi boşluklardan dolayı oluşmuş birçok beylik bulunuyordu. İmparator ile papa bunu düzeltmeye çalışıyordu aynı zamanda aralarında siyasi bir iktidar mücadelesi bulunuyordu. İkinci önemli etken ise siyasi durum neticesinde bir varlık mücadelesi veren Alman beyliklerinin Luther’in inancını benimseyerek resmi din konumuna getirmeleri olmuştur. Üçüncü önemli etken ise V. Karl’ın içte ve dışta uğraştığı sorunlar neticesinde bu durumlar ile yeterince ilgilenememiş olmasıdır. Dördüncü etken Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’ya karşı silah olarak Protestanlığı kullanmak için Protestanları ve Protestan devletleri desteklemesiydi. Bu zafiyetler o kadar büyüktü ki Luther 1520 yılında kadar aforoz dahi edilmedi. 1518 yılında papalık ve Martin Luther bir görüşme kararı aldı. Papalık tarafından bir cevap niteliğinde olan bir bildiri yayınlanmış ve Luther Roma’ya davet edilmiştir. Fakat Luther, Hus’ın başına gelenleri iyi bildiği için gitmeyerek Prens Frederick’e sığındı. Frederick aracılığı sayesinde görüşmenin Alman topraklarında olan Augsburg’ta yapılması kararlaştırıldı. Papalık tarafından gönderilen Thomas de Vio Cajetan ile görüşmeler yapan Luther geri adım atmayarak fikrini savunmaya devam etti. Papanın imparatorluk seçimleri dolaysıyla bu olaylar ile çok ilgilenememesi sonucunda Luther tezlerine ve fikirlerinin yayılmasını hızlandırmıştır. 1519 yılında koyu bir Katolik taraftarı olan Johann Eck ‘in tartışma için Luther’i Leipzig kentine çağırmıştır. Bu tartışmalar papalık ile gergin olan ortamı daha da germiştir ve Luther, Eck tarafından “Saxonya’nın Hus’u” şeklinde isimlendirilmiştir.
Hemen ardından 1520 yılında aforoz edilmiştir. Luther’in
aforoz edilmesi sonrasında papalık Prens Frederick'e bir heretiği himaye ettiğini bildirmiş ve
kitaplarının yakılmasını istemiştir. Frederick bu konuyu birçok kral ve prensin
başvurduğu hümanist düşünür Desiderius Erasmus’a danıştı. Erasmus’un Luther’i
onaylar tavrını da gören Frederick artık onu cezalandırmayı tamamen aklından
çıkardı. V. Karl bir sonuca ulaşmak için Almanya’da Worms şehrinde prenslerin
de katılacağı bir meclis kurarak Luther konusunu da konuşma kararı aldı. Worms
meclisinde kendisi kanıtlama fırsatı bulan Luther: “Papaya da konsillere de
inanmıyorum. Kutsal metinlere bağımlıyım; vicdanım Tanrı sözünün egemenliği
altındadır. Çünkü insanın kendi vicdanına aykırı hareket etmesi doğru
değildir.” diyerek konuşmasını sonlandırdı ve fikirlerini bir kez daha beyan
etti. Fakat çıkan sonuç Luther’in bir heretik olduğu idi. Bu meclis ardından
büyük bir köylü isyanı çıktı fakat Luther: “… İsyankar insandan daha yaralayıcı
ve şeytani bir şey yoktur.” açıklamasını yaparak prenslerin desteğini almış
fakat birçok köylü yeniden Katolik olmuştur. Prenslerin desteğini arkasına alan
Luther artık rahat bir şekilde fikirlerini yaymaya devam etti. Papalık Worms
Fermanı’nı uygulamaları için Alman prensliklere bir uyarı gönderdi. Bu fermanı
reddeden 5 prenslik ve 14 kent bu kararları “protesto” eden bir bildiri
yayınladılar. “Protestan” isminin kökeni işte bu ilk tepkiden gelmiştir.
Martin Luther’in Teolojik Bakışı ve Protestanlık
Yukarıda birçok yerde de değindiğimiz gibi Luther’in
teolojik bakışı kesinlikle Hristiyan teolojisi ile ters düşmemektedir. Luther
tanrı ile insanlar arasında bir otorite olacağını kabul etmiştir fakat bu
otoritenin Katolik Kilisesi olmasına karşı çıkmıştır. Bu fikri savunurken
elinde göstermiş olduğu deliller ise yerel yöneticilerden üst yöneticilere
kadar birçok dinsel görevlinin yetkilerini farklı amaçlar için kullanması
olmuştur. Yargının yalnızca tanrı tarafından yapılabileceğini söyleyen Luther araftaki
ruhlar için endüljans verilmesine karşı çıkmıştır. Bir kurtuluş olabilecekse dahi
bunun dünyevi bir güç olan kilise elinden değil bizzat tanrı kelamı olan
Kitab-ı Mukaddes’e uyanlara olacağını ifade etmiştir. Papanın arafta kalan
ruhlar için ancak dua etme gücüne sahip olduğunu söylemiştir. Bunu “Gerçekten
tövbekar olan insan çok nadirdir, aynı şekilde gerçekten ve samimiyetle
endüljans satın alan insanda çok nadirdir.” ve “ Bağışlanma belgelerine sahip
oldukları için kendi selametlerinden emin olanlar, bunu onlara öğreten
üstatlarla birlikte ebediyete kadar mahkum olacaklardır.” diyerek dile
getirmiştir. 1536-40 yılları arasında Protestanlık hızla yayılmış ve 1618-48
yılları arasında sürecek olan Mezhep Savaşları’na (30 yıl savaşları) da yol
açmıştır.
-Deniz Aydıner
Kaynakça
" Çevik, C.C. (Çeviren).(2019), “Martin Luther Doksan Beş Tez”, 3. Baskı İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları
Olgun, H.(2016), “Luther ve Reformu Katolisizm’i Protesto”, 2. Baskı, Ankara: Eskiyeni Yayınları
Lee, S.J.(2019), “Avrupa Tarihinden Kesitler 1494-1789”,7. Baskı, Ankara: Dost Kitabevi
Tanilli, S.(1995), “Yüzyılların Tarihi ve Mirası İnsanlık Tarihine Giriş - 2”, 4. Baskı, İstanbul: Cem Yayınevi
Wiesner-Hank, M.E.(2017), “ Erken Modern Dönemde Avrupa 1450-1789”, 5. Baskı, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Yitik, A.İ.(Ed.).(2013), “Dinler Tarihi”, D.E.Ü Matbaası
Roberts, J.M.(2017), “Avrupa Tarihi”, 2. Baskı, İstanbul: İnkılap Kitabevi
Çıvgın, İ. ve Yardımcı, R. (2011), “Çağdaş Dünya Tarihi”, Ankara: Eğiten Kitap Yayınları
Akkuş, E.(2005), “ Desiderius Erasmus ve Martin Luther’in Reform Görüşlerinin Avrupa Kültürel Birliği Dağlamında Değerlendirilmesi”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Taşmerdivenli, N.(2019), “Erken Modern Dönem’de Toplumsal Bölünmeler Ulusal Kiliselerin Oluşumu Anglikan Kilisesi Örneği”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Eroğlu, A.H.(2000), “Hristiyanların Bölünme Sürecine Genel Bir Bakış”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı:7, Sayfa: 309-325
Erbaş, A.(2002), “Protestan Reformu ve Martin Luther”, Ankara: Dinler Tarihi Derneği Yayınları
Olgun, H.(2005), “Katolik Kilisesinin Eldüljans Uygulaması ve Protestan Reformuna Etkisi”, On Sekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı:18-19, Sayfa:327-346
Kaya, M.(2020), “Protestan Reformunun Almanya’da Ortaya Çıkış Süreci”, ANASAY Dergisi, Sayı:11, Sayfa: 171-187 "
Yorum Gönderme